Nilda Ferhan Efeçınar Kimdir?
Eğitimlerim
IQC Eğitmenleri
Kuantum Koçluğu Nedir?
Kuantum Koçları Listesi
Kuantum Bireysel Koçluk Seanslarım
İsim Analizi ve Ek İsim Bulma
Bilinçaltı Telkin CD
Planet Saatleri ve Esmalar
Esmaül Hüsna
Reiki
Q. EFT
4 Element Testi
Makalelerim
ARŞ TV'deki Filmler
TV Programları
Yazılı Basında Biz
   





Sitemizin İstatistikleri
Üye Sayısı : 12545
Ziyaretçi Sayısı : 138923
Online Ziyaretçi : 10

Anasayfa | Üye ol | Kitap Siparişi | CD Siparişi | Foto Galeri | Bana Ulaşın
  Bize Yanlış Öğrettiler! << Geri Dön

"Kul Hakkı"nın, sadece karşımızdaki kişilerin hakkını çiğnememek olduğunu söylediler.
Hâlbuki ilk emanet insanın kendi canıdır. Kişi kendi hakkını çiğnediği zamanda hak yasasını ihlal etmiş ve böylece kul hakkını çiğnemiş olur. Sonuçta karşıdaki kişinin de canı candır, kendi canınızda candır. Üstelik ne sizin canınız sizindir ne de karşınızdaki kişinin canı onundur. İkisi de Allah'ındır. Allah'ın emaneti olarak yüklendiğimiz canlarımıza daha çok özen göstermeli, bir pas pas gibi ezip geçmemeliyiz.

En basitinden, çoğumuzun ailelerinde, eve misafir geldiği zaman, en özel yemek takımlarıyla en güzel yemekler onlara sunuldu. Annelerimizin misafir gelirse diye derli toplu tuttuğu salonlara girmek yasak oldu.:) Elbette misafirlerimize özen göstermek güzel bir davranıştır. Bununla beraber, özel yemek takımlarında güzel yemekler yemek, salonlarımızda oturmak bizim de hakkımız olmalıydı.

"Alma-Verme" dengesini bozarak, " Hak Yasasını" çiğnemek her iki şekilde de kişinin kendi öz benliğine yaptığı bir zulümdür. Elbette başkalarına destek olacağız, yardım edeceğiz ancak bunun sınırı kendi hakkımızı çiğnememe, kendimize zarar verecek davranışlarda bulunmama ölçüsünde olmalıdır.
 

Bu Durum İblisin İşine Geldi!

Bu kadar saf ve sürekli karşı tarafı önceleyen insanı görünce iblis iş başına geçti. Toplumumuzda insanımsı varlıklar çoğaldı ve bunlar insanların iyi niyetlerini sömürmeye başladılar. Hep kendinden vermeye alıştırılmış insanların her şeylerini bir güzel kendilerine aldılar. İyiler "ayıp olur" diye seslerini çıkaramazken, kötüler "salaklar, her şeylerini veriyorlar" diye içlerinden gülüştüler. Ne yazık ki günümüzde, kötü niyetliler, iyi niyetlileri yalan sözlerle, vaatlerle kandırmaya devam ederken, iyiler akıllanmayarak kötülere hizmet etmeye devam ediyor.

Üç Grup İnsan

İnsanımsı varlıklar; hayvani özelliklere sahip, aklını kullanmayan, iradesizce içgüdüsel hareket eden ya da iradesini iblisin hizmetinde kullanan, hayvani duygularla yiyip, içip ve şehvetinin peşinden gidenlerdir. Bu dünyaya sınav için değil de sadece yaşamak için geldiklerini düşünürler.
Bunların bir alt sınıfı ise, vicdansız oldukları halde, lafta Allah'a hizmet ediyormuş gibi insanları boğazlayan, göz kırpmadan adam öldüren, çocuklara, kadınlara tecavüz eden, yetim hakkını hortumlayan, kadınlardaki Allah'ın armağanı olan rahim olma sıfatını kıskandığı için kadınları hayvan gibi gören ve gösteren, kadını mal gibi alıp satan, kirli, pis gösteren, her türlü sapkınlığın zirvesindeki iblisin askerleridir. Bu yaratıklar çeşitli acımasızlıkları yaparken, zevkten titrerler. İnsanların haklarını gasp eden bu gurubun nefsine iblis kendi eviymiş gibi girip çıkar.
Bu grubun aklı- fikri-vicdanı yok, ya iradesizler ya da iblisin hizmetine sundukları iradeleri var.

Kurban psikolojisindeki insanlar; yaşam sorumluluklarını eline almayan, kula kulluk eden, sorumluluktan kaçmak için güdülmek isteyen, kendisini sürekli zavallı bulan, kendisini haksızlığa uğramış bulup sürekli söylenip, suçlayan, yargılayıp, eleştiren, devamlı yaşamdaki başarısızlıkları için bahaneler üreten, harekete geçmesi gereken durumda sıvışıp yok olan, kendi kendine yaşattığı olumsuz deneyimler için Allah'ı, insanları, ana-babasını, toplumu suçlayan kişilerdir. Kendisinin güçsüz ve çaresiz olduğuna, işi geldiği için inanan, sürü zihniyetiyle hareket eden, "el âlem ne der" diyerek yaşayan, konfor alanları tehlikeye girecek diye sessiz kalan, korkular içerisinde yaşayan bu gurubun nefsine iblis her an kaçabilir.
Bu gruptakiler akıllarını kullanmıyorlar ama çok fikir üretiyorlar. Vicdanları var ama iradelerini kullanmıyorlar.   

Halife insanlar; kendi yaşam sorumluluklarını eline alan, Allah'ın kendine verdiği güçlü özelliklerin farkında olup güzel iş ve oluşlar üretmek için kullanan, her zaman çözüm odaklı düşünen, iradesini kullanan, galeyana gelmeden akıllıca ve sağduyulu hareket eden, yerinde ve öz konuşan, sistemi analiz eden, başına gelen her şeyin kendi tekâmülü için olduğunun farkında olan, dünyadan ziyade yatırımını ahirete yapan, yardımlar yapan, hayırlara vesile olan, mala-mülke önem vermeyen, ilime ve bilgiye önem veren, cesur yürekli kişilerdir. Bu kişiler, Allah'tan başka hiçbir varlığa rağbet etmezler, yaptığı eylemler için "el âlem ne der ?" demezler. Onun yerine her eylemlerini "Allah ne der ?" diye düşünerek yaparlar. Bu nedenle bu grubun nefsine iblis giriş yapamaz.
Bu gurubun kullandıkları akılları, çelik gibi iradeleri var.  Sağlam fikirleri ve sağduyulu vicdanları var. Hepsinden önemlisi bu kişiler, Allah'ın halifesi olduğunun farkındalığıyla onurlu bir yaşam sürüyorlar. 

8 Davranış Modeli

İnsanımsıların Davranış Modelleri

Şuhh ederek  "Benimki benim olsun, onunkide benim olsun ve onda olmasın, sadece benim olsun. "
Bulh ederek "Bende var olanlar sadece benim olsun, başkalarında olmasın"
Hased  ederek " Bende yoksa, onda da asla olmasın, hatta ondan alınıp bana verilsin" diyenler.
İçlerinde en kötüleri Şuhh edenlerdir. Bunlar aç gözlülükle asla doymak bilmeksizin insanların hatta yetimlerin hakkını yerler, insanların özgürlüğünü kısıtlar onları ya maddi ya manevi köle konumuna getirirler ve bu şekilde insanların canını yakarlar. Müzemmil suresinde 12 ve 13. ayetlerde böyle davrananların nasıl bir akibetle karşılaşacağı çok net verilmiştir.

İnne ledeynâ enkâlen ve cahîmâ
Muhakkak ki bizim katımızda ağır zincirlerli prangalar ve alevli ateş vardır.
(Özgürlüğünü aldıkları kişilerin karşılığında prangalar, acı verdikleri insanların karşılığında ise yakıcı bir azap)
Ve taâmen zâ gussatin ve azâben elîm
ve yerken boğazı tıkayan bir yemek, canlar yakan bir azap vardır.
(Gözleri doymaksızın yedikleri, insanların ve yetimlerin hakkı karşılığında, boğazlarından geçmeyecek, karınlarını doyurmayacak dikenli yemekler) 

Böylelerinden korunmak için, "Rabbim, kıskandığı zaman hasedçinin hasedinden sana sığınırım" diyerek Felak suresini okumamız bizi koruyacaktık. Ayrıca " Ya Mani Ya Muheymin" esmasını da okuyarak Rabbin korumasına sığınabilirsiniz.

Kurban Psikolojisindeki İnsanların Davranış Modelleri

İsar ederek "Benim olacağına, onun olsun"
Cüd ederek  "Benim yok ama onda olsun"
Fakr ederek "Onda yok, bende de olmasın" diyerek kendi hakkını ihlal edenler.

Genelde annelerimiz bu şekildeki ifadeleriyle kendi haklarını ihlal ederler ve bize de yaşamlarımızda kendi hakkımızı ihlal etme örnekleri, modelleri olurlar. Hatta çocukları hastalanan anneler " yavrum hasta olacağına ben hasta olayım" şeklinde ifadelerde bulunurlar. Neden bir ödün vermeleri gerekir ki? Ne çocuğum hasta olsun, ne de ben hasta olayım. Ya da benzer ifade "ben yaşayamadım, çocuğum yaşasın" halbuki  doğru ifade şöyle olmalıdır " ben de yaşayayım, çocuğum da yaşasın". Kadınların daha çok fedakarlık yapmaları kodu daha küçücük yaşlarda kendilerine verilmektedir. Bu başlı başına başka bir yazı konusudur, belki başka bir zamana...

Başta şunu anlayalım; kulluk görevi halifelik görevidir. İnsan Allah'ın halifesi olarak atandığını unutmamalı, iradesini ortaya koyarak Allah'ın istediği salih kullardan olmalıdır. Salih kul nedir? Kula kulluk etmeyen, sadece Allah'a yüzünü dönerek ibadet eden, kötülüklerden ve kötülere hizmet etmekten uzak duran, kurban psikolojisinde olmayan, kendi hakkını çiğnemeyen, çiğnetmeyen, yetimleri besleyen, doğru söyleyen, dürüst davranan, kendi için ve başkaları için adaleti gözeten, hak yasasını çiğnemeyen kişidir.

Kurban psikolojisinden çıkmak için "El Melik", "El Aziz", "El Kaviyy"esmalarını zikretmenizi öneririm.

Halife İnsanların Davranış Modelleri

Gıpta ederek "Onda var olan çok güzel, ondaki gibi benim de olsun"
Sehavet ederek " Bendeki güzellikler, onda da olsun " diyerek kibirsizce yüce gönüllülük gösterenler.
Gıpta da kıskançlık yoktur, aksine takdir etme ve örnek alma vardır. İçinde kibir barındırmadığı için de güzel bir davranıştır. Davranışların en güzeli ise Sehavet etmektir. Güzel olanı başkaları içinde de istemek, kendi faydalandığından başkalarının da faydalanmasını istemek yüce gönüllü insanların ve gerçek halifelerin davranış modelidir.

"Ey Rabb'imiz, bize dünyada da güzellik ver, âhırette de güzellik ver. Ve bizleri yakıcı azaba düşmekten koru." (Bak.201) (İnanan insanların duaları)
"Rabbenâ âtinâ fid dunyâ hasenetev ve fil âhırati hasenetev ve gınâ azâben nâr"

Herkese selam olsun:)

Not: Allah'ın her saati özeldir ve Esmalar kalpten geçtiği gibi sayısızca da zikredilebilir. Bununla beraber,Esmalar kendi saatlerinde ve adetleri kadar zikredilirse, ilgili planetlerden gelen şualar daha güçlü olduğu için etkisi çok daha yüksek olacaktır. Bu bir öneridir, seçim sizindir. Esmaların sayıları ve saatleri hakkındaki bilgiler burada anlatılamayacak kadar uzun olduğu için dileyenler, her baskısının yazara düşen geliri, hayır kuruluşlarına bağışlanan " Esmaların Gizli Hazinesi" kitabından faydalanabililer. http://www.arsyayinlari.com.tr

Facebookta Paylaş    Twitter Paylaş
Bu sitedeki bilgiler tavsiye niteliğinde olup tedavi amaçlı değildir. Uygulamaların sorumluluğu site sahibine ait değildir. Sağlık sorunlarınız için mutlaka bir hekime danışınız..Hekime gitmeden ve teşhis koydurmadan şikayetiniz ne olursa olsun, buradaki bilgiler ile kendi kendinizi tedavi etmeye kalkışmayınız. Buradaki bilgilerin kesinlikle bir hastalığı teşhis amacı yoktur. Sadece bilgilendirme amaçlı paylaşılmış yazılardır.